Sokratik sorgulama tekniği, doğurtma yöntemi olarak da bilinir; çünkü Sokrates’in annesi bir ebedir ve Sokrates annesinin bir ebe olarak bebek doğurmasına istinaden aynı yöntemi metafor yoluyla kendisine isnad etmiştir.
- Bu anlamda kendisinin beden üzerinde çalışan bir ebe değil akıl üzerinde çalışan bir ebe olduğunu ileri sürmüştür. Sokratik sorgulama tekniği sorular sorarak karşı tarafın bilişsel yanlışlarını düzeltmek ve onu onarmak üzerine kuruludur.
Sokratik sorgulama yöntemi, özellikle bilişsel terapide kullanılır ve terapi esnasında danışana mantıklı sorular sorma yoluyla danışanın çarpık ve mantıksız düşüncelerinin yanlışlığı ona gösterilir. Bu sayede danışanın daha düzgün ve daha sağlıklı düşünceler içerisine girmesi sağlanır.
Az önce Sokrates’in annesinin bir ebe olduğunu ve dolayısıyla sokratik sorgulama yönteminin de bu ebelik misyonuna benzer bir şekilde doğurtma yöntemi olarak adlandırıldığını söylemiştik.
Heykeltıraş Bir Baba ve Sokrates
Esasında Sokratik sorgulama biraz da Sokrates’in babasından esinlenmesi ile ortaya çıkmıştır, çünkü Sokrates’in babası heykeltıraştır ve bazı konuşmalarda Sokrates’in babasının şöyle söylediği aktarılır:
“Ben bir mermer sütunun içerisindeki varlığı görür, onu açığa çıkarmak için o mermeri yontmaya başlarım.”
İşte Sokrates ne kendi ismine isnad edilen Sokratik sorgulama yönteminde, adeta bir mermer bloğun içindeki varlığı görerek onu çıkarmaya çalışmak gibi o da insanın aklında saklı olan gizli gerçekleri görerek onu ortaya çıkarmak gerektiğini vurgulamıştır.
Sokrates’e göre, hakikat insanın içindedir ve içteki bu hakikati dışarı çıkarabilmek için zaman ayırmalı ve gerektiği noktalarda tatlı tatlı sohbet ederek karşı tarafın bazı gerçekleri keşfetmesini sağlamalısınız.
Bu nedenle Sokratik sorgulama yönteminde gerçekler aslında icat edilmez, keşfedilir. Buradan hareketle Sokratik sorgulama taktiğinin, insan beyninin “boş bir levha” olmadığı, aksine dolu bir tahta gibi algılanması gerektiği düşüncesinden hareket ettiğini söylemek mümkündür.
Sokratik Sorgulama ve 3 Filtre Tekniği
Sokratik sorgulama yönteminin en çok da bilişsel terapi adı verilen terapide kullanıldığını iyi biliyoruz ve bu anlamda Sokrates’in 3 filtre yönteminin anlatılması gerektiğini düşünüyoruz, şöyle ki:
Günün birinde bir adam Sokrates’in yanına gelip ona arkadaşıyla ilgili bir şeyler söylemesi gerektiğini ifade eder. Sokrates adamın tavrından hareketle arkadaşından kötü bir şey aktaracağını hissedip ona durmasını söyler ve şu üç filtre uygulamasını uygular. Ona şunları söyler:
- 1- Arkadaşıma isnad edilen ve bana anlatmak istediğin şeyler gerçekten doğru mu? Yani bunların gerçekten doğru olduğundan emin misin?
Adam hayır bundan emin değilim çünkü aktaracaklarımı bir başkasından duydum ve bunun doğru olup olmadığını teyit edemem, der. Sokrates peki der, 2. filtreye geçelim:
- 2- Bana aktarmayı düşündüğün şeyler güzel mi yoksa kötü mü?
Adam, aktaracağı söylemlerin güzel olmadığını aksine kötü haberler barındırdığını ifade eder. Bunun üzerine Sokrates öyleyse der 3. filtreye geçelim ve şunu sorar:
- 3- Aktarmayı düşündüğüm cevaplar işlevsel mi? Yani benim işime yarayacak mı?
Adam buna da hayır cevabını verip hiçbir işine yaramayacak deyince, Sokrates’in cevabı şöyle olur: Öyleyse lütfen aktarmayı düşündüğün şeyleri bana söyleme, çünkü 3 filtre testini geçmeyen herhangi bir şeyi duymak gereksiz bir yük olabilir.
İşte Sokrates’e isnad edilen ve Sokratik sorgulama yöntemi olarak bilinen bu yöntem, yukarıdaki diyalogla daha iyi anlaşılabilir diye düşünüyoruz.
Sokratik Sorgulama ve Apolocya
Şunu hatırlatmamıza müsaade edin: Sokrates hayatı boyunca hiçbir eser yazmamış, sadece konuşarak ve karşı tarafa mantıklı sorular sorarak insanların gerçekleri anlamasını sağlamaya çalışmıştır.
Bu anlamda ondan geriye kalan hiçbir eser olmadığını biliyoruz, fakat onun öğrencileri tarafından yazılan birçok eserde ondan bahsedilmiş ve ona dair metinler aktarılmıştır. Bunlardan bir tanesi de Apolocya olarak da bilinen ve güzel Türkçemize “Sokrates’in Savunması” şeklinde çevrilen Platon’a ait eserdir.
Platon Sokrates’in Savunması adlı bu eserinde Sokrates’in Atina’da nasıl mahkemeye sevk edildiğini ve mahkeme sürecini detaylı bir şekilde aktarıp burada esasında Sokrates’in sokratik sorgulama yöntemini kullanmaya devam ettiğini de ifade eder. Yani Sokrates’in Savunması, baştan sona kadar Sokratik sorgulama ile doludur diyebiliriz.
Sokratik Sorgulama ve Tabula Rasa
Yukarıda da değindiğimiz gibi Sokratik sorgulama tekniğinde insan beyninin doğuştan tabula rasa yani boş bir levha olmadığı öne sürülür ve dolu bir şekilde birçok şeyi bildiğimiz ifade edilir. Hatta bu yöntemle Sokrates’in cahil bir köylüye soru sorarak geometri problemi çözdürdüğü de aktarılır.
Sokratik Sorgulama Örneği
Sokratik sorgulamanın bir başka örneği de şudur:
Günün birinde Sokrates bir köle ile karşılaşınca onun dini inançlarının yanlışlığını ortaya çıkarmak amacıyla ona ‘sence tanrılar her şeyi bilir mi’ sorusunu yöneltir.
Köle tereddütsüz tanrıların her şeyi bildiğini öne sürünce Sokrates şu cevabı verir: Peki tanrılar kendi aralarında tartışıp hırgür çıkarıyorlar mı?
Köle evet der bunu bilmeyen mi var? Bütün tanrılar diğer tanrılar ile tartışıp daima uyumsuzluk ve uyuşmazlık içerisinde debelenip dururlar.
Peki, öyleyse der Sokrates, birbiriyle tartışıp duran ve kimin haklı olduğunu bilmeyen bu tanrıların her şeyi bilmesi mümkün mü sence?
- Köle bunun üzerine gerçekten düşünmeye başlar ve ilk söylediği şeyin gerçek olmayabileceği ihtimalini de hesaba katar.
Sokratik sorgulamanın temelinde “Atina uyuşuk bir attır ben ise bir at sineğiyim.” şeklinde özetlenen ve ünlü filozofa atfedilen bu ifade yer almaktadır. Buna benzer bir ifadeyi Türk edebiyatında Necip Fazıl da kullanmıştır ve şöyle demiştir:
“Ben şairim, gaibi kurcalayan çilingir/ Canlı cenazelerin başında münker nekir.”
Sokrates’e ait olan bu yöntem “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez.” sözü ile özetlenebilir.
Bu yöntemi bitirmeden önce Sokratik salgılamaya dair güzel bir örnek daha vermek istiyoruz, şöyle ki:
Sokratik Sorgulama ve Hava İhtiyacı
Zengin insanlardan biri Sokratese gelerek kendisinden ders almak istediğini bildirir, Sokrates onu bir su kenarına götürür, birlikte birkaç adım ilerleyip suyun içine girerler ve Sokrates bu zengin adama kendini bana bırak, der.
Adam kendini Sokratese bırakınca Sokrates, adamın başını tutup suya sokar ve yarım dakika boyunca suda kalmasını sağlar. Ardından da başını sudan çıkarır ve nefes nefese kalan adama şunu söyler:
“Eğer bu havaya muhtaç olduğun kadar benim derslerime ihtiyaç hissediyorsan, seni öğrencim olarak kabul edebilirim; aksi takdirde öğrenciliğe layık değilsin, gidebilirsin.”
Sokrates’e atfedilen bu anektod, esasında eğitim ve bilgi ile alakalı çok güzel bir sonuca varmamızı sağlamakta; zira bir insanın en az hava kadar ihtiyaç hissedeceği bir bilgi birikimi, onun hayatının vazgeçilmezi olmaya adaydır ve böyle bir bilgi, baş tacı edilesi bir bilgidir.